KONU DEPREM OLUNCA!
- Abidin KILIÇ

- 23 May
- 4 dakikada okunur
Belki birçoğunuza bıkkınlık geldi ya da korkunuzu öne çıkardığından artık deprem sözcüğünü duymak istemiyorsunuz. Ancak doğru bilgi ve doğru bilgi kaynaklarına ulaşarak depremden en az yarayla kurtulabiliriz.
Deprem, yer kabuğundaki ani hareketlenmeler sonucu ortaya çıkan ve yeryüzünü sarsan doğal bir olaydır. Genellikle yerin derinliklerinde biriken enerjinin aniden serbest kalmasıyla meydana gelir. Bu enerji, fay adı verilen kırık hatlarında birikerek bir noktada kırılmaya yol açar. İşte bu kırılma ve ardından gelen titreşimler, deprem olarak adlandırılır.
Depremlerin oluşumunun temel nedeni, yer kabuğunun levhalardan oluşmuş olmasıdır. Örneğin Afrika levhası, Arap levhası gibi…Bu levhalar sürekli hareket halindedir ve bazen birbirine yaklaşır, bazen uzaklaşır, bazen de yan yana kayar. Levhaların sürtündüğü veya sıkıştığı yerlerde gerilim oluşur. Söz konusu gerilim, fay hattı boyunca biriktiğinde ve kırılma noktasına geldiğinde depreme neden olur. Deprem sırasında yayılan sismik dalgalar da yeryüzünde sarsıntı şeklinde hissedilir.
Deprem konusunda çalışan bilim insanlarına deprem bilimci veya sismolog denir. Sismologlar, depremlerin oluşum mekanizmalarını, tarihsel kayıtlarını ve etkilerini incelerler. Bunun yanı sıra jeologlar, yer bilimciler, mühendisler (özellikle inşaat ve jeofizik mühendisleri) ve afet yönetimi uzmanları da depremle ilgili çalışmalar yapar. Bu ekipler, depremlerin oluşma nedenlerini anlamak, olası risk bölgelerini belirlemek ve depremlere karşı alınabilecek önlemler konusunda araştırmalar yürütürler. Bu çalışma alanlarına biraz daha yakından bakalım.
Sismolog: Depremler ve sismik dalgalarla ilgilenir. Yer kabuğundaki titreşimleri ölçer, deprem risklerini değerlendirir ve depremlerin oluşumunu inceler. Veri toplamak için sismik aletler (sismometre gibi) kullanır. Sismologlar;
Deprem izleme merkezlerinde çalışabilirler,
Büyük altyapı projeleri (baraj, köprü, nükleer santral gibi) için zemin sarsıntısı risk analizleri yaparlar,
Sismik verilerle tsunami uyarı sistemleri kurabilirler,
Sismik tehlike haritaları hazırlarlar.
Jeolog: Yerkabuğunu, taşları, mineralleri, arazi yapısını ve yer şekillerinin oluşum süreçlerini araştırır. Maden aramadan inşaat projelerine, su kaynakları tespitinden doğa tarihi incelemelerine kadar geniş bir alanda çalışabilir. Jeologlar;
Maden şirketleri için maden rezervlerini ve cevherlerin yerini belirlerle,
Arkeolojik kazı alanlarında yer şekillerini ve toprak oluşumunu incelerler,
Karayolu, tünel, baraj gibi mühendislik projelerinde zemin etüdü yaparlar,
Fosil ve iklim değişikliği araştırmalarında görev alırlar.
Jeofizikçi: Yer altı yapılarını fiziksel yöntemlerle (yer çekimi, manyetik alan, elektriksel iletkenlik vs.) inceler. Petrol, doğalgaz ve maden arama, yeraltı suyu tespiti, deprem araştırmaları ve çevresel etkilerin analizi gibi alanlarda çalışır. Jeofizikçiler;
Petrol, doğalgaz arama şirketlerinde, yer altı kaynaklarını bulmak için çalışırlar,
Deniz tabanında veya kutup bölgelerinde iklim değişikliğiyle ilgili ölçümler alabilirler,
Deprem öncesi yer hareketlerini analiz ederek erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağlarlar,
Yer altı suyu, jeotermal enerji gibi doğal kaynakların bulunmasında aktif rol oynarlar.
Bilim dünyasında sismoloji, jeoloji ve jeofizik alanları Türkiye için büyük bir öneme sahiptir. Hem coğrafi konumu hem de tarih boyunca yaşanan büyük depremler, bu alanlardaki uzmanların kamuoyunda daha tanınır olmasını sağlamıştır. Türkiye’nin en bilinen ve katkılarıyla topluma yön veren isimlerini, bilimsel çalışmaları ve hikâyeleriyle yakından tanıyalım.
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara
"Deprem Dede" lakabıyla hafızalara kazınan Işıkara, Türkiye’de deprem bilincinin yaygınlaşmasında büyük bir pay sahibidir. Uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüten Işıkara, özellikle 1999 Marmara Depremi sonrasında milyonlara ulaşan eğitim kampanyaları ile tanındı. Halkla iletişimi, güven veren üslubu ve depremle yaşam konusunda verdiği mesajlar, onu her yaştan insanın saygı duyduğu bir bilim insanı yaptı. O’nu anmadan bu yazıyı kaleme alamazdım.
Prof. Dr. Naci Görür
Sismoloji ve jeoloji alanında ulusal ve uluslararası öneme sahip isimlerden biri olan Naci Görür, özellikle aktif faylar üzerindeki araştırmalarıyla bilinir. İstanbul deprem riski, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu'nun tektonik yapısı üzerindeki açıklamaları hem bilim dünyasında hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Bilimsel çalışmalarını toplumla buluşturması ve uyarıcı tavrıyla dikkat çeker.
Prof. Dr. Celal Şengör
Mizahi üslubu ve derin entelektüel birikimiyle, Türkiye'de yerbilimleri denildiğinde akla ilk gelen isimlerden birisidir. Dünya çapında tanınan jeologlardan olan Celal Şengör, levha tektoniği ve Anadolu'nun jeodinamik tarihi konularındaki çalışmalarıyla uluslararası alanda da büyük saygı görür. Akademik camiada olduğu kadar, popüler bilim programları ve yazılı basında da sıkça yer alır.
Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu
Jeofizik alanında öne çıkan bilim insanlarından biri olan Oğuz Gündoğdu, özellikle deprem araştırmaları ve yapıların deprem karşısındaki dayanıklılığı üzerine çalışmalarıyla tanınır. Toplumun deprem risklerine karşı bilinçlendirilmesi amacıyla yaptığı akademik ve popüler çalışmalar, bilim ile halk arasında bir köprü kurmuştur.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan
Türkiye’nin en üretken jeofizikçilerinden biri olarak kabul edilen Haluk Eyidoğan, deprem riski, yer hareketleri ve afet yönetimi konularında ulusal ve uluslararası projelerde yer aldı. Bilimsel araştırmalarını kamuoyuyla paylaşma konusunda oldukça aktif olmasıyla bilinir.
Prof. Dr. Şerif Barış
Afet yönetimi, depreme hazırlık ve toplumsal farkındalık konularında öncü çalışmalarıyla öne çıkmıştır. Özellikle deprem sonrasında yürüttüğü kriz yönetimi ve bilinçlendirme faaliyetleri sayesinde hem akademik çevrede hem de medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştır.
Prof. Dr. Ziyadin Çakır
Yer kabuğu hareketleri, fay hatlarının izlenmesi ve uydu teknolojileri kullanarak Türkiye'deki aktif tektonik süreçlerin aydınlatılmasında önemli rol oynayan bir diğer isimdir. Modern yöntemlerle deprem araştırmalarını sürdüren Çakır, genç araştırmacılara da ilham olmaktadır.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir
Aktif fay analizleri ve alan çalışmalarında uzmanlaşmış olan Sözbilir, Ege Bölgesi ve çevresindeki deprem potansiyelinin ortaya konmasında kritik katkılar sunmuştur. Bölgesel risk analizleri ve afet hazırlık stratejileriyle sahada etkin bir isimdir.
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy
Kamuoyunda özellikle alternatif deprem senaryoları ve saha gözlemleriyle bilinir. Zaman zaman ana akım görüşlere karşı çıkan açıklamalarıyla tartışma yaratsa da fay hatları ve aktif tektonik araştırmalarında özgün bakış açıları sunar. Özellikle medyada halkı bilgilendirme çabalarıyla ismini duyurmuştur.
Türkiye'de yerbilimleri alanında çalışan bu bilim insanlarının ortak noktası, toplumsal bilinçlenme için çaba göstermeleri, bilimsel bilgiyle halkı buluşturmaları ve genç araştırmacılar için rol modeli olmalarıdır. Onların çalışmaları sayesinde deprem gerçeğiyle yaşayan ülkemizde, afetlere karşı hazırlıklı olmak ve önlem almak çok daha anlamlı hale gelmiştir.
Konu bu kadar popüler olunca çalışma alanları olmasa da deprem konusunda fikir beyan eden birçok bilim insanı var. Bilim insanı olmasa dahi lise mezunu olup da deprem konusunda çalışmalar yapıyorum diyen, yerin altındaki enerjisini hesaplıyorum diyen ve web sayfası kurarak aboneler toplayarak para kazananlar da var. Bu kişilerin halkı yanlış bilgilendirmesine neden izin veriliyor, bu işlerin bilim insanları dışında yapılmasına neden göz yumuluyor anlaşılır gibi değil? Başımıza bir felaket gelmesini mi bekliyoruz?



Yorumlar