EĞİTİMDE HEP AYNI YERDE MİYİZ?
- Abidin KILIÇ

- 17 Ağu
- 2 dakikada okunur

1925’ de Almanya Ticaret ve Sanayi Danışmanı Prof. Kühne ülkemize gelir. Verdiği raporda ise genel öğretim veren okullar, meslek okulları, çırak ve uzmanlık işçilerinin yetiştirilmesine özgü kurumların açılması, teknisyenlerin yetiştirilmesi gerekliliği üzerinde durmuş.
1926’da Belçika Meslek Öğretimi Genel Müdürü Omer Buyse’nin verdiği rapor ise mevcut meslek okulları, akşam okulları ve meslek okullarına öğretmen, yüksek teknik elemanları ve mühendisleri yetiştirecek kurumlar açmak, politeknik, teknik ve meslek öğretmen okulu açmak gibi önerileri kapsar.
1932’de İstanbul Darülfünununda gerekli düzeltmelerin yapılması için İsviçreli Prof. Albert Malche verdiği raporda, fakülteler arasında işbirliğinin olmadığı, bilimsel araştırmalar yapılmadığı, öğretici ve öğrenci ilişkilerinin derslere bağlı kaldığı, laboratuvarlarda öğrencinin deney ve araştırmaları gereği gibi yapamadığı, yazma ve çeviri kitapların az olduğu, öğrencilerin Darülfünundaki görevlerini ikinci derece saydıkları, ilgi ve işlerinin daha çok dışarıda olduğu, öğretimin yurdun yaşam ve uğraşlarıyla ilgisinin bulunmadığı ve teorik yapıldığı, anlaşmazlıkların, mevki çekişmelerinin bulunduğunu işaret etmiştir.
Atatürk’ün büyük önem verdiği Milli Eğitimi geliştirme çabaları elbette karşılığını az da olsa bulmuştur. Bunu ölçmenin en kolay yolu yukarıda “Atatürk’ün Milli Eğitim Politikası, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, 1980” kitabından alıntıladığım satırlar ile günümüzü karşılaştırmak. Meslek Liselerinin ve Meslek Yüksekokullarının hali ortadadır. Kâğıt üzerinde birçok bölüm açılmaktadır. Örneğin Yapay Zekâ ile ilgili bölümler. Çok merak ediyorum bu bölümlerdeki derslere kimler giriyor? Elbette konun uzmanı olan öğretim elemanlarını tenzih ederim.
Yöresi ile organik bağı olan Meslek Yüksekokullarının çok başarılı olduğunu örnekleriyle biliyorum. Üretim yapıp kaynak yaratan, yöresinde işinin ehli üreticiler ile öğrencilerini buluşturan örnekler var. Ama sayısı daha çok olmalı.
Yukarıda sözü edilen raporda geçen mevki çekişmeleri meselesi ise o günden bugüne artarak devam ediyor. Liyakatin dikkate alınmadığı atamaların ortaya çıkardığı arızaları düzeltmek çok daha büyük sorunlara neden oluyor. Örnekleri yaşanıyor.



Yorumlar