ABD Haklı mı?
- Abidin KILIÇ
- 21 Haz
- 3 dakikada okunur

Petrol ve doğal gaz, günümüzde küresel enerji ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan en önemli fosil yakıtlar arasında yer alıyor. Ekonomik kalkınma, sanayileşme ve ulaşım başta olmak üzere pek çok alanda temel enerji kaynağı olarak kullanılıyorlar. Bu kaynaklar yalnızca enerji değil, aynı zamanda uluslararası politikada ve ülkelerin ekonomik bağımsızlığında da stratejik bir rol oynuyor. O halde dünyamızda en çok petrol üreten ülkeler hangileridir bakalım.
Suudi Arabistan: En büyük petrol rezervlerinden birine sahip olan ülke, OPEC’in de en güçlü üyelerindendir. Rezervleri yaklaşık 267 milyar varil civarındadır.
Rusya: Hem üretim hem ihracatta başı çeker, petrol rezervleri yaklaşık 108 milyar varil düzeyindedir.
ABD: Yüksek teknolojiyle kaya petrolü üretiminde büyük atılım gerçekleştirdi. Rezervlerinin büyük bölümü Teksas, Alaska ve Meksika Körfezi’nde yer alır; toplam rezerv yaklaşık 70 milyar varildir.
Kanada: Özellikle Alberta bölgesindeki zengin petrol kumlarıyla tanınır. Rezervleri yaklaşık 168 milyar varil civarındadır.
Irak ve İran: Orta Doğu’nun diğer büyük üreticileridir; sırasıyla yaklaşık 145 ve 155 milyar varil rezerve sahiptirler.
En büyük petrol rezervlerine sahip diğer ülkeler; Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Venezuela ve Libya’dır. Venezuela teoride dünyanın en büyük petrol kaynaklarına sahip olsa da üretimi kısıtlıdır.
Doğalgaz üretimi ise;
Rusya: Dünya doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %20’sine sahiptir ve üretimde de liderdir. Sibirya’daki dev yataklardan çıkarılır.
İran: Büyük doğal gaz rezervleriyle ikinci sırada bulunur. Rezervlerin çoğu Güney Pars sahasında yoğunlaşmıştır.
Katar: Doğal gaz ihracatında önemli bir aktördür. Dünyanın en büyük LNG ihracatçılarından biri.
ABD: Kaya gazı devrimiyle birlikte dünyanın önde gelen üreticisi konumuna yükselmiştir. Rezervleri başta Texas, Pensilvanya ve Louisiana olmak üzere çeşitli bölgelerde bulunur.
Türkmenistan: Yüksek rezerv kapasitesiyle öne çıkar ancak coğrafi konumu ihracatı sınırlamaktadır.
Cezayir, Suudi Arabistan, Venezuela ve Norveç de önemli doğalgaz rezervlerine sahip olan ve üretimi yüksek ülkeler arasındadır.
Bir ülkenin petrol ve doğal gaz rezervlerinin miktarı, coğrafi özelliklerinin ve tarihsel jeolojik süreçlerin bir sonucudur. Üretim kapasitesi ise hem teknolojik altyapı hem mali kaynaklar hem de siyasi istikrara bağlı olarak şekillenir. Enerji güvenliği, rezervlerin uzun vadeye yayılarak kullanılması ve arz-talep dengesinin sağlanması ülkeler açısından stratejik önemdedir.
Gelecek yıllarda yenilenebilir enerji yatırımları artarken, petrol ve doğal gazın küresel ekonomideki önemi bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Ancak enerji dönüşümünün hız kazanması, orta ve uzun vadede fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltabilir.
Yenilenebilir enerji kaynakları ise doğada kendiliğinden yenilenen, çevre için oldukça dost ve sürdürülebilir olan enerji türlerini kapsıyor. Güneş, rüzgâr, hidroelektrik, biyokütle ve jeotermal bu listenin başında geliyor. Her biri, enerji ihtiyacını fosil yakıtlara kıyasla çok daha az karbon salımı ile karşılıyor ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yakından bakalım:
Güneş Enerjisi: Güneş ışığından doğrudan elektrik veya ısı üretmek mümkün. Küresel ölçekte en hızlı büyüyen kaynaklardan biri. Elektrik üretimi için güneş panelleri ve termal sistemler kullanılıyor.
Rüzgâr Enerjisi: Kara ve deniz üstü rüzgâr türbinleriyle elektrik elde ediliyor. Özellikle kıyı bölgelerde etkili.
Hidroelektrik Enerji: Akarsuların debisinden yararlanılarak barajlarda oluşturulan enerji. Dünya enerji üretiminin önemli bir kısmını oluşturuyor.
Jeotermal Enerji: Yer altındaki ısının su veya buhar formunda kullanılması.
Biyokütle Enerjisi: Organik atıklar, bitkisel yağlar ve tarımsal ürünlerden elde edilen enerji.
Yenilenebilir Enerjiden En Fazla Yararlanan Ülkeler ise;
Çin: Hem güneş hem de rüzgâr enerjisinde rakipsiz lider; devasa kurulu güç kapasitesine sahip.
ABD: Güneş, rüzgâr ve biyokütle enerjisinde önemli yatırımlar yapıyor ve kesintisiz büyüme sağlıyor.
Almanya: Yenilenebilir kaynakların ülke enerjisindeki payı yüzde 50'yi aştı. Enerji dönüşümünde örnek ülke.
Hindistan, Brezilya ve İspanya gibi ülkeler de hızlı büyüyen yenilenebilir enerji pazarlarıyla öne çıkıyor.
Bir de Nükleer Enerjiden yararlanan ülkeleri görelim:
Nükleer enerji, düşük karbon salımıyla elektrik üretimi için güçlü bir alternatif sunuyor. Özellikle enerji arz güvenliğini çeşitlendirmek isteyen ülkeler için cazip ve stratejik bir kaynak.
Fransa: Elektrik üretiminde nükleerin payı yüzde 65’in üzerinde; dünyada başı çekiyor.
ABD: En fazla nükleer reaktöre ve üretim kapasitesine sahip ülke.
Çin: Yeni nesil tesis yatırımlarıyla yükselişte.
Rusya ve Japonya: Uzun yıllardır nükleer enerjiden geniş ölçekte yararlanıyor.
Kanada, Güney Kore, Ukrayna, Birleşik Krallık ve İsveç gibi ülkeler de nükleer enerjiye yatırım yapan başlıca ülkeler arasında.
Her ülkenin enerji tercihi hem teknik hem de politik gündemle şekilleniyor; ancak yenilenebilir ve nükleer seçenekler, karbon salımını düşürme yolunda insanlık için vazgeçilmez araçlar olarak öne çıkıyor.
Bugünlerde yaşadığımız İsrail-İran savaşında özellikle ABD tarafından savunulan görüş “İran’ın doğal kaynakları çok fazla, nükleer enerji üretmeye ihtiyacı yok”.
Yukarıda Uluslararası güvenilir kaynaklardan aldığım veriler ABD savını çürütüyor. ABD kendisi doğal kaynaklara sahipken nükleer enerjiden yaralanıyor. NOKTA.
Comments